‘Siyaset kararlara ve seçimlere karışmamalı’
DUVAR – Altı Tablo’dan oluşan Anayasa paketi, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığına ilişkin değişiklik önerilerini de içeriyor. Seçimi kazanması halinde Türkiye’nin hukuki altyapısını belirleyecek olan paket, Yargıtay başsavcısı, ağır ceza hakimi ve istinaf savcısı tarafından değerlendirildi.
Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan’ın sorularını yanıtlayan avukatlar, paketi şöyle değerlendirdi:
” BİR YARGI SAVCI:
Önergede, siyasi partilerin kapatılması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının istemi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun iznine bağlıdır. Bu kuvvetler ayrılığı unsuruna aykırıdır. Yargı yetkisi bağımsız mahkemeler olmalıdır. Yürütme, dava açıp açmamaya karar veremez. Diyelim ki anayasayı açıkça çiğneyen bir siyasi parti (faşist, dindar, ırkçı) iktidara geliyor. Başsavcılık da yasa ihlallerini tespit etti. Ancak, iktidar partisinin çoğunluğu oluşturduğu bir mecliste asla kapatma davası açılamaz. Böylece yürütme yargıyı etkisiz hale getiriyor.
Teklifte Anayasa Mahkemesi üye sayısı 22’ye çıkarılıyor. Bu düzenleme ile sistem daha da hantal hale geliyor. Ancak 13 üye yeterli olacaktır. Genişletmeye, dallamaya ve budamaya gerek yoktur. Meclis ve Başkan, üyelerin seçimi için atanır. Yargıtay üyelerinin seçiminde yürütmenin etkili olması durumunda ne yazık ki göreve talip olanlar siyasetçilerle temasa geçiyor. Ve seçildikten sonra da siyasetçilere borçlu kalıyorlar. Yüksek mahkemelerin seçiminde karma sistemlerin uygulanması kanaatimce uygun olacaktır. Örneğin Yargıtay kökenli üyelerin seçiminde Yargıtay üyeleri adayların ortasından seçim yapar ve cumhurbaşkanı en çok oyu alan üç aday arasından sonucu belirler. Türkiye Barolar Birliği delegeleri, avukat üye seçiminde yirmi ve kırkbeş yaşını doldurmuş avukatlar arasından seçim yapabilirler.
-HSK’yı ikiye böldüler. Meslekte geçişimiz var. Hakimden savcıya veya savcıdan hakime geçişler olabilir. Cinsel akının son eyleminde savcının bağımsızlığının en az yargıcın bağımsızlığı kadar değerli olduğunu gördük. Savcılar tarafından yürütülen kovuşturma süreçleri, nihai soruşturmanın temelini oluşturur. Temel sağlamsa yargılama hızlı ve etkili bir şekilde sona erer. Bu nedenle HSK üye seçimleri değerlidir. Taslakta düzenlenen her iki komisyonun da üye sayısının çok fazla olduğunu düşünüyorum.
AĞIR BİR CEZA HAKİMİ:
İstinaf mahkemeleri kaldırılmalıdır. Kesinleşmiş kararlara imza atan bu mahkemelerin yeterli güvenceleri olmaması ve siyasi baskılara açık olmaları nedeniyle adil yargılanma ilkesinden yararlanılmamıştır.
– İstanbul, Ankara gibi büyük illerde görev alma ve kıdem şartları kesin olarak belirlenmeli. Özellikle unvanlı pozisyonlara yargıç ve savcı yardımcısı atamalarına derhal son verilmelidir.
– Hâkim ve savcı adaylık sınavlarında mülakatlara son verilmelidir. Taraftarların ve vasıfsız kişilerin sahiplenmesi engellenmelidir. Yazılı sınavda en yüksek puanı alandan başlayarak mesleğe alınmasına izin verilmelidir.
– Cemaat ve mezhep mensubu olanlar titizlikle incelenmeli, çalıştırılmaları engellenmeli ve sorumluların derhal ilişiği kesilmelidir. FETÖ örneğinin tekrarına izin verilmemelidir.
– Evrensel hukuk, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, adil yargılanma ve ifade özgürlüğü gibi konularda acil ve yaygın bir hizmet içi eğitim programı uygulanmalıdır.
– Ayrılan Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda bakan veya milletvekili bulunmaması sağlanmalıdır. Savcılar kurulu üyesi olsa bile atama ve yükseltmelerde oy hakkı olmamalıdır.
– Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilebilmek için yüksek yargıda belli bir kıdem ve görev süresi aranmalıdır.
BİR TEMYİZ SAVCI:
Anayasa’nın 159 ve 160’ıncı maddelerinin yeni halini, yani HSK’nın yeni yapılanmasına ilişkin anayasa değişiklik taslağını inceledim.
İşte olumlu yönler…
-HSK’nın 1980 öncesi gibi ayrılması.
– Adalet Bakanı ve Müsteşarın Hakimler Kurulu üyeliğinden çıkarılması.
BAM üyeliği ve ilk derece hakimleri…
Dezavantajları…
-6’lı masanın kuvvetler ayrılığına ve yargı bağımsızlığına samimi olarak inandığını düşünmüyorum.
-Üyeler ısrarla yasama ve yürütmeye seçilmeye çalışılır. Neden bu ülkenin gerçekleri görmezden geliniyor? Milletvekilleri tarafından seçilen Hakimler Kurulu üyeleri nasıl bağımsız ve baskıdan uzak görev yapabilecek?
Kurullarda hukukçuların ve öğretim üyelerinin bulunmasına şiddetle karşıyım. Nedeni, öncelikle öğretim üyelerinin bilmedikleri bir kurumda çalışmalarıdır. İkincisi, avukatlar baroların ve meslektaşlarının etkisi altında hareket etmektedir. Örneğin avukatlık geçmişi olan bir üye İzmir’deki sorunu bilirkişilere sormak yerine orada tanıdığı avukatlara danışıyor. Baroda hakim ve savcı var mı? Değilse, neden HSK’da avukatlar ve öğretim görevlileri sayılıyor?
-6 yıl seçilmiş bir kurum üyesi için çok uzun bir süre…” (HABER MERKEZİ)