HEDEP Eş Başkanı Tuncer Bakırhan: Batı’daki ittifaklara açığız
Halkın Eşitliği ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Yerel Yönetimler Komitesi Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı gerçekleştirildi. Yerel seçimlerde ittifaka üye olan HEDEP Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, “Batı’daki ittifaklara da açığız. Sizin bilginiz olmadan hiçbir çalışma, karar yapılmayacaktır.”
Konferanstaki saygı duruşunun ardından Kürt siyasi hareketinin belediye tarihini anlatan bir video gösterildi. Yerlerine kayyum atanan ve şu anda tutuklu bulunan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Selçuk Mızraklı ve Gültan Kışanak’ın konuşmaları salondakiler tarafından alkışlandı.
MA haberine göre Bakırhan, “Bu konferansa başlamadan önce Edip Solmaz, Fikri Sönmez, Ender Temel’e saygılarımı sunuyorum. Ayrıca kadın arkadaşlarımız Dure Kaya, Saadet Yavuz ve Emine Hacıoğlu Yusuf’a da teşekkür ediyorum. Aynı zamanda ilk belediye meclisi üyelerimizdir.”Şunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Edipler, Fikriler muhtemelen biriydi. Bugün salonu dolduran yüzlerce kişiyle birlikteyiz. Fatsa Batman’dı, bugün Kürdistan’ın ve Türkiye’nin her yerinde halkımız kendini temsil ediyor. Edipler’de emeği bu güne getiren sizlere binlerce selam sunuyorum.” dedi.
Bakırhan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
TARİHİMİZDE SOSYALİST BELEDİYECİLİK VAR: Bir dahaki sefere bu zihniyeti sandıkta hep birlikte hayata geçireceğimizden eminiz. İşimiz çok, yükümüz ağır. Her dönemde aynı zorlukları birlikte yaşadık, biliyorum ama başka şansımız yok. Bu sistemi yenmenin en iyi yolu demokratik yerel yönetim anlayışımızı her şeye rağmen canlı tutmaktır. Tarihimizde sosyalist belediyecilik var. Milliyet, inanç, dil, ırk ayrımı yapmadan hizmet üreten bir anlayışı ortaya koyduk. Hizmet ihtiyacı olanlara öncelik verdik. Yerel yönetimleri demokratik ve liberal bir anlayışla yönettik ve eşbaşkanlık sistemi de dahil olmak üzere kadın bakış açısıyla dünyaya örnek olduk. Kadınların belediyeciliği ve kadınların şehirleri bunlara örnektir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen dünyaya örnek olabilecek uygulamaları ortaya koymak, dünyanın yerel yönetim tecrübesine örnek olmak da onur duyacağımız bir diğer konudur.
TÜM BU BAŞARISIZLIKLARA RAĞMEN BİZİ TAKİP EDENLER: Değerli arkadaşlar, belediyelerimiz sadece katılımcı, şeffaf ve demokratik değil aynı zamanda kapsayıcı olmuştur. Yerel yönetimler bulundukları bölgelerde, yerellerde ve toplumda halkının özgürlük sorunlarının çözümüne büyük katkılar sağlamıştır. Öncelikle yerel yönetimlerimizin Kürt sorununun demokratik çözümüne yönelik çabaları takdire şayandır. Kürt sorunu bu ülkenin sorunu olduğu için yerel yönetimlerin de sorunudur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen halk bizi destekledi ve bize inandı. Defalarca kayyım atanmasına rağmen halkımızın bizi tekrar tercih etmesinin tek bir nedeni var. Çünkü onları birlikte temsil ediyor ve yönetiyoruz. Birlikte yönetmeye devam ediyoruz. Biz halkın kendisiyiz, biz halkın eviyiz ve halkın taleplerinin yansıtıldığı ve çözümlendiği bir yerel yönetim anlayışını hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ne mutlu size, bize, geçmişte bu çabayı onurlu bir şekilde sürdüren, bu uğurda şehit olan, cezaevinde bulunan dostlarımıza, biz çok değerli ve onurlu bir çabanın temsilcileriyiz ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz. çaba.
5 MİLYONA YAKLAŞIK İNSANIN İRADESİ HİÇBİR ŞEKİLDE YOK OLDU: Bu dönemde 65 belediyeyi kazandık. Bunlardan 48’i gasp edildi. 5 milyona yakın insanımızın iradesi yok sayıldı. AKP bunun nedenini ise şu şekilde açıkladı: Daha iyi hizmet üretmek. Evet, özellikle Kürdistan ve Türkiye’deki insanlar, kayyımların hizmet üretmek için değil, sömürge hukukunun ta kendisi olduğunu çok iyi biliyorlar. Kürdistan’daki Doğu Reform Planı’nın devamıdır. Kayyım, bölgede Kürtlüğü Türklüğe dönüştürmek amacıyla Kürtleri tasfiye etmek ve asimile etmek için özel olarak seçilmiş bir uygulamadır. Diyelim ki tesadüfen atanan memurlar kayyım değil, atanan her kayyım hem geçmişte hem de gelecekte tasfiye ve asimilasyon politikalarına ivme kazandıran bir kişidir.
KAYYILAR, KÜRDİSTAN’DA BELEDİYELERİ ganimet olarak görüyor: Batman’a gemi mühendisi kayyum atanıyor. Deniz yok ama gemi mühendisi vatandaş gönderiliyor. Kayyumlar Kızıltepe’de hamsi şenliği düzenliyor. Sanki yapılacak başka festival yokmuş gibi. Mardin’de kayyumlar mezarlıkları satıyor. İslam ve ümmet adına yola çıktıklarını söyleyenler, cenazelerin gömüldüğü yerleri bile kâr aracına çevirebiliyor. Bedirxans ve Ehmedê Xanis isimlerini taşıyan kütüphaneleri yıkıyor, sokak isimlerini değiştiriyor, çok dilli belediye kavramını ortadan kaldırıyor, çok dilli hizmet verdiğimiz kreşleri ortadan kaldırıyor. Asimilasyonist bunlar. Mütevelli heyeti, başta dilimiz ve kültürümüz olmak üzere, bize ait olan ve bizim için değerli olana tamamen aykırı bir anlayışa sahiptir. Kayyumlar aslında Kürdistan’daki belediyeleri ganimet olarak görüyor. Lider Gültan’ın dediği gibi koruyacağız ve korumaya devam edeceğiz. Biz direndiğimiz sürece geri adım atmalarını sağlayabiliriz. Direndiğimiz sürece yerel yönetimlerde yerleşmiş özgürlükçü kadın anlayışını yaratabiliriz. Direndiğimiz sürece kültürümüzü, dilimizi özümseyen bu yaklaşımla mücadele edebiliriz. Direndikçe, var oldukça, örgütlendikçe, toplumsallaştıkça, kayyumları Kürdistan coğrafyasından uzaklaştırabiliriz. Aksi takdirde önümüzdeki dönemde bu baskılara sinmenin, hareketsiz durmanın, izlemenin, aktif bir eylemde bulunmamanın bu zihniyete katkı sağlayacağını biliyoruz. Halkımızı bu kayyum belasından kurtarmamız lazım.
İTTİFAKLARA AÇIK OLDUĞUMUZU BURADA BELİRTMEK İSTİYORUM : Bugün burada çok değerli görüşmeler yapılacak, çok önemli kararlar alınacak. Dün düzenlenen kadın konferansında önemli tartışmalar yapıldı ve kararlar alındı. Burada çıkacak kararların yerellerimize daha güçlü, daha dirençli, mücadeleci, büyüyen bir anlayışla döneceğinden ve bu zalim sisteme karşı başarılı olacağımızdan eminim. Bu konferansı gerçekleştirirken bir yandan da seçim sürecine yaklaştık. Yeni dönemde ne yapacağımızı merak ediyoruz. Belki buradaki arkadaşlarımızın da merak ettikleri şeyler vardır. Birkaç konuya değinerek konuşmamı bitirmek istiyorum. Siz de bizi takip ettiniz, yerelde çok büyük toplantılar yaptık. Geçmiş dönemin eksiklerini, yetersizliklerini ortaya çıkararak kendimize bir yol ve sınır çiziyoruz. Yaptığımız binlerce toplantıda halkımız da yerel yönetim seçimleri için değerli değerlendirmeler ve önerilerde bulundu. Orada ortaya çıkacak sonuçların önümüzdeki dönem yol haritamızı da netleştireceğini söyledik. Yerelde her zaman kaybeden durumda olmamamız lazım. Ödenen bunca bedel ve çabanın ardından irademizin nerede olursak olalım yönetimlere yansımasını istiyoruz. Dolaylı olarak hiçbir ittifakın tarafı olmamıza gerek olmadığını söylediler. Eğer bir ittifak yapılacaksa bu ittifakın kamuoyunun önünde açık ve şeffaf bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Bölgede kazanıp batıda kaybettiren bir konumda olmak yerine, hem bölgede hem de batıda kazanan bir konumda olmamız gerektiğini söylediler. Aynı şeyi tekrarlıyoruz. Önümüzdeki dönemde öncelikle kayyım atanan belediyeleri özgürleştireceğiz. Yine AKP’nin kötü yönetimi nedeniyle yönettiği belediyeleri devralacağız. Birinci ve ikinci geldiğimiz tüm illerde en kapsayıcı belediye eşbaşkan adayları, belediye ve il genel meclisi adaylarıyla birlikte en geniş oy birliğiyle kendi adaylarımızı ortaya koyacağız. Batı’da ise şunu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum: Burada şunu belirtmek isterim ki biz ittifaklara açıkız. İttifak kuracağımız güçlerle yapacağımız hiçbir görüşme, çalışma, aldığımız karar sizin bilginiz dışında olmayacak ve sizlerle paylaşacağız. Önümüzdeki dönemde hem Kürdistan’da hem de Batı’da halkımızın yoğunlaştığı şehirlerde halkımızın iradesinin yönetimlere yansıması için ittifaklara hazır olduğumuzu belirtmek isterim.
HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMladık : Bu kesinlikle herhangi bir ittifaka katılacağımız anlamına gelmiyor. Halkımıza, halkımıza, işçilerimize faydası olmayan ittifaklar bize dayatılırsa seçeneksiz değiliz. 3. Yol politikamızı yerel seçimlerde en uygun ve güçlü adaylarımızla hayata geçirmek için hazırlıklarımızı tamamladık. Yeni dönemde yerel yönetim adaylarımızı halkımızın onayladığı şekilde seçtireceğimizi defalarca söyledik. Oy sandığı, belirlenen delegelerin oylarıyla tutulur. Yani önümüzdeki yıl seçimlere halkın önerdiği ve istediği adaylarla gireceğimizi bir kez daha belirtelim. Şehirler bizim, insanlar bizim. Bedelini ödeyen biziz, mazlum biziz. Bu kayyum ve faşist zihniyetten en çok zarar gören biziz. Bize ait olan mekanların bizim olması ve kazanmamız için büyük çaba sarf etmeliyiz. Bize ait olan yerlerde, dokumuza, dilimize, kültürümüze, yaşam tarzımıza aykırı kişilerin şehirlerimizi yönetmesine asla izin vermeyeceğiz. Bunun en yeterli aracı ise önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerdir. Size soruyorum bu seçimler geçmiş seçimlere benzemiyor. Evet, varlık ya da yokluk seçimi demiyorum ama çok önemli bir seçim. Genel seçimlerden sonra yaşadığımız başarısızlıkları bu seçimdeki kazanımlarla örtebilir, halkımızın umutlarını ve gelecek beklentilerini karşılayan bir anlayış ortaya koyabiliriz. Bu seçimde tartışarak, çekişerek, birbirimizi eleştirerek ilerleme şansımız yok. Daha iyi sonuçlar almak için gece gündüz çalışmamız gereken bir sürece girdik. Bu süreci başarıyla tamamlayacağımıza eminim. (HABER MERKEZİ)